Hakan Fidan, Herkesin 1967 hudutlarına uygun halde başşehri Doğu Kudüs olan, İsrail’le yan yana varlığını sürdüren hükümran ve bağımsız Filistin devletini desteklemesi gerektiğini belirtti.
Bakan Fidan, Azerbaycan’ın başşehri Bakü’de Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov’un davetine icabetle katıldığı Bağlantısızlar Hareketi Uyum Ofisi Bakanlar Toplantısı’nda konuştu.
Azerbaycan’ın Bağlantısızlar Hareketi’nin periyot bakanlığını yürüttüğünü kaydeden Fidan, devir başkanlığını “mükemmel biçimde yönettiği” için bu ülkeyi tebrik etti ve bir sonraki dönem başkanı Uganda’ya başarılar diledi.
Fidan, Bağlantısızlar Hareketi’nin sömürgecilikten kurtulma, silahsızlanma ve ırkçılığa karşı çabada çok tesirli olduğunu ve kuruluşunun üzerinden 60 yılı aşkın müddet geçmiş olmasına karşın geçerliliğini koruduğunu söyledi.
Dışişleri Bakanı Fidan, “(Bağlantısızlar Hareketi) Tesirli çok taraflılığı ve uyuşmazlıkların barışçıl tahlilini savunmak için değerli bir platformdur” dedi.
Bağlantısızlar Hareketi üyelerinin daha yeterli global sisteme nasıl ulaşılacağı konusundaki tartışmaya değerli katkılarda bulunduğuna dikkati çeken Fidan, bunlara Birleşmiş Milletler (BM) ıslahatı, global sıhhat mimarisinin güzelleştirilmesi, terörle gayret ve sürdürülebilir kalkınma gayelerine ulaşılmasının da dahil olduğunu söyledi.
Fidan, Bağlantısızlar Hareketi üzere Türkiye’nin de yorulmak bilmez bir barış savunucusu olduğunu belirterek, “(Ukrayna’daki) Savaşın başından beri diplomatik müzakereler yoluyla adil bir barış için çalışıyoruz. Türkiye, tüm değerli hususların görüşmelerini kolaylaştırabildi. En kıymetlisi Karadeniz Tahıl İnisiyatifi ile Ukrayna, Rusya ve BM’yi bir ortaya getirerek global besin krizinin önüne geçtik” diye konuştu.
Türkiye’nin bu inisiyatifi yaşatmaya kararlı olduğunu vurgulayan Fidan, “Barış için arabuluculuk üzere inisiyatiflere öncülük ederek uyuşmazlıkların barışçıl tahlilini gündemimizin üst sıralarında tutuyoruz. Türkiye, faal çok taraflılığın, global adaletsizlikleri ele almanın anahtarı olduğuna katiyen inanıyor” sözlerini kullandı.
BM Güvenlik Kurulu’nun daha adil bir temsil ve daha yüksek verimlilikle yine yapılandırılması davetinde bulunan Fidan, BM Güvenlik Kurulu’nun lakin o vakit tüm insanlığı ilgilendiren hususları ele alabileceğini söyledi.
Fidan, öte yandan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “dünya beşten büyüktür” mottosunun tüm dünyada yankılandığını lisana getirdi.
‘ORTADOĞU’DA BARIŞ İÇİN TEK GEÇERLİ YOL BAĞIMSIZ FİLİSTİN DEVLETİ’
Dışişleri Bakanı Fidan, İsrail’in işgal altındaki Filistin topraklarında tek taraflı aksiyonlarına sürat kesmeden devam ettiğini belirterek, “İsrail tarafında, Harem-i Şerif’in statüsü ve kutsallığına yönelik radikal provokasyonlar kabul edilemez seviyededir. Bağlantısızlar Hareketinin de bu hususta çok hassas olduğunu biliyorum” tabirlerini kullandı.
Herkesin 1967 sonlarına uygun biçimde başşehri Doğu Kudüs olan, İsrail’le yan yana varlığını sürdüren hükümran ve bağımsız Filistin devletini desteklemesi gerektiğini belirten Fidan, “Ortadoğu’da barışın tek geçerli formülü budur” ifadesini kullandı.
Fidan, Filistin’in hükümran ve eşit bir üye olarak memleketler arası toplumdaki pozisyonunu en kısa müddette almasının kıymetine işaret etti.
Fidan, Türkiye’nin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan tarafından başlatılan Sıfır Atık projesi üzere dünyadaki meselelere dair teşebbüsleriyle tesirli çok taraflılığı güçlendirdiğini belirterek, bu yıl kelam konusu projenin öteki ülkelerin takviyesiyle BM siyaseti haline geldiğini kaydetti.
2023’ün Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yılı olduğunu hatırlatan Fidan, Kurtuluş Savaşı’nın pek çok ülkeye ilham verdiğini ve artık Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci yüzyılına girdiklerini tabir etti.
Fidan, yeni devirde terör ve silahlı çatışmalardan ırkçılık ve iklim değişikliğine kadar global meselelerle etkin olarak ilgileneceklerini lisana getirdi.
Bugün Müslümanlara, Afrika ve Asya kökenli insanlara, Musevilere ve göçmenlere olan nefretin eşi görülmemiş bir seviyeye çıktığına dikkati çeken Fidan, bilhassa Avrupa’da İslam’a yönelik taarruzların neredeyse bir salgın haline geldiğini belirtti.